Open top menu
27 Şubat 2016 Cumartesi
Apitera Nedir?



Apitera, arı ürünlerinin (Bal, arı sütü, polen ve propolis) ve vücuda yararlı bazı doğal bitkilerin farklı karışımlarından oluşan bir dizi üründür. Balparmak güvencesi ile sunulan Balparmak Apitera Serisi ürünleri, tamaman doğaldır, saftır. Vücudun ihtiyaç duyduğu pek çok vitamin, enzim, mineral, protein vb’ni barındırır.

Apitera ürün içerikleri:

Bal: Arıların çiçeklerden topladığı nektarı, kendi vücutlarından salgıladıkları bir takım enzimlerle işlemeleri sonucu oluşan bal; dayanıklı, yoğun ve besin değeri yüksek bir gıda maddesidir. Ana besin öğesi olan karbonhidratın yanı sıra, bal çok sayıda diğer bileşenleri – organik asitler, proteinler, aminoasitler, mineraller, vitaminler ve aroma bileşenleri – içerir. 

Arı Sütü: İşçi arılarca, larvaların ve kraliçe arının beslenmesi için salgılanır. Bileşiminde protein ve yağ asitlerinin yanı sıra karbonhidrat, vitamin ve mineraller bulunur. Zengin içeriğiyle son derece besleyicidir.

Polen: Bitkilerin üreme organlarının başlıklarında bulunan üreme hücreleridir. Kovanda yavru arıların ve arı sütü salgılayan genç işçi arıların beslenmesinde kullanılır. Zengin protein, vitamin karbonhidrat, yağ, fenolik bileşikler, aminoasitler ve mineral içeriği ile önemli bir enerji ve besin kaynağıdır.

Propolis: Arılar tarafından bitkilerin yaprak, dal ve tomurcuklarından toplanır. Yağ asitleri, uçucu yağlar, fenolik bileşikler, polen, vitamin ve minerallerden oluşan zengin içeriği ile, vücut için son derece yararlıdır. Bağışıklık sistemini destekler.
Konuyu Oku
Polen Nedir?



Tarihte bilinen en eski besin takviyelerinden birisi polendir. Osmanlı İmparatorluğunda, baldan ve polenden gıda takviyesi olarak faydalanıldığı bilinmektedir.Polen, hayatımızın her alanında bulunan çiçeklerin erkek organ hücresidir. Arılar bir çiçeğe kondukları zaman çiçek üzerindeki polen tozları arı üzerine yapışırlar, arılar üzerlerine yapışan bu toz zerreciklerini salgıladıkları sıvı yardımıyla bir birine yapıştırarak ayaklarına tuttururlar ve kovana taşırlar. Arı ilk konduğu çiçekten başka bir çiçeğe geçtiği zaman, üzerine yapışan polen tozları diğer çiçeğin dişi organına temas ettiğinde çiçekler arasında çiftleşme gerçekleşmiş olur.
Yapılan araştırmalar arının sabah ne tür çiçeğe konarsa, akşama kadar sadece o tür çiçeğe konmaya devam ettiğini göstermektedir. Bilim insanlarının yaptığı araştırmalarda arıların yokluğundan dolayı polen taşınmasının olmaması durumunda, bütün dünyadaki yaşamın birkaç sene içerisinde yok olacağı yönündedir. Arılar doğadan aldıkları bu polenler ile kovanlarına geldiklerinde arıcıların kovan girişlerine yerleştirmiş oldukları ve arının geçebileceği genişlikteki polen kapanlarından geçmeye çalışırken ayaklarına yapışmış olan polenler kovanın girişine monte edilen polen kapanının altındaki tepsiye dökülürler. Genellikle arı yetiştiricileri, bir gün poleni kendileri alırlar, bir sonraki günde arılara bırakırlar.
Polende insan vücuduna yararlı tam 22 çeşit aminoasit, 27 çeşit madensel tuz, doğal hormon, enzim, pigment, karbonhidrat ve ferment bulunmaktadır. Ayrıca polende bulunan elementlerden bazıları da demir, bakır, kalsiyum, sodyum, magnezyum, silisyumdur. Alüminyum, nikel, titanyum ve çinko da polende bulunan iz elementlerdir. Polende bulunan vitaminler de, A, B1, B2, B3, B4, B5, B6, B7, B8, B9, B12, C, D, E, H ve P vitaminleridir.
Konuyu Oku
Propolis Nedir?

Propolis, arılar tarafından ağaçların tomurcuk ve kabuklarından toplanan, reçineli ve mum kıvamında olan ve arıların kovan içi temizlik ile kovanın yalıtımında kullandıkları bir maddedir. Rengi ve fiziksel özellikleri kaynağına göre değişmekte ve kovanda arılar tarafından çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır. Arılar, kovana giren ve taşıyamayacakları kadar büyük olan böcekleri öldürüp bu sıvıyla kaplarlar ve onu yalıtırlar. İnsanlar da arıların ürettiği bu maddeyi sağlık için tüketmektedir. 1 mg Propolis, yaklaşık olarak 20 mg Penisilin'e denk gelmektedir. Etken maddeleri nelerdir? Propolis örneklerinde bitkisel kaynağa bağlı olarak 150-200 bileşik veya kimyasal saptanmıştır. Bunlardan bazıları: Flavonlar ve flavonoidler, terpenler ve terpenoidler, aromatik asit ve esterleri, alifatik asit ve esterleri, amino asitler, alkoller, aldehitler, ketonlar, hidrokarbonlardır.
Nasıl elde edilir?
Arılar propolisi kavak, meşe, kayın, okaliptus ağaçları ve çalılıklardan toplarlar. Arının arka bacağında taşıdığı propolis kovanda ancak diğer arıların yardımı ile boşaltılabilir. Arılar propolisi kovanda dip tahtası, çerçeve kenarları ve giriş deliği arkasında biriktirirler.
Propolis Toplama Yöntemleri • Çerçeveler Arasından Toplama • Kovan Giriş Deliğinden Toplama: Polen üretimi ile birlikte yapılır. Bu amaçla polen tuzakları kullanılır. Arının dışarıdan getirdiği propolis bu tuzaklardan geçerken hazneye düşer. • Örtü Bezinden Toplama: Bunun için teli özel örtüler kullanılır. Arılar bu telli örtünün deliklerini kapatmak için bu kısımları propolis ile doldurur. Bu örtü sıcak suya batırılarak propolisin suya geçmesi sağlanır. Buradan toplanır.
Propolisin faydaları nelerdir?
Anti-astmatik ( astım hastalıklarında) etki, anti romatizmal (Donadieu, 1979 etki, akciğer rahatsızlıklarında, melanoma ve tümör hücreleri tedavisinde, doku yenileyici, kapiller damarları güçlendirici, anti diabetik( şeker hastalığında), fitoinhibitor (Donadieu, 1979;Bianchi, 1991) etki gibi faydaları vardır. Propolisin herhangi bir yan etkisi yoktur ancak bazı kişilerde hafif alerjik reaksiyona neden olabilir. Japonya ve Çin gibi Uzakdoğu ülkelerinde propolisin bu yüzyılda keşfedilen " en mükemmel doğal ilaç" olduğu kabul edilmiştir. Propolis ile ilgili araştırmalardan çıkan sonuç nedir? Yapılan çalışmalarda düzenli ve sürekli olarak propolis alınması durumunda sindirim, solunum ve dolaşım sistemindeki hastalık etmenlerini (patojenleri) yok ettiği, internal toksinleri vücuttan attığı saptanmıştır. Özellikle Japonya'da yapılan klinik çalışmalarda 3 ay ile 1 yıl sürekli bir şekilde alınan propolisin, çeşitli internal kanser hücrelerinin devitalize ettiği saptanmıştır.
Propolis ile ilgili çalışmalardan elde ettiğiniz sonuçlar neler?
Biz propolisin özellikle kanser tedavisindeki etkinliğini araştırıyoruz, bulgularımız gerçekten bizi çok heyecanlandırdı, çünkü çok başarılı ve ümit verici. Hangi hastalıklardan korunma için kullanabiliriz? Propolisin doğal bir antibiyotik olduğu, bağışıklığı önemli ölçüde artırdığı, fagosit fonksiyonlarını hızlandırdığı, vücudun antikor salgılayarak hastalıkları önlediği de bildirilmektedir. Propolisin anestetik etkisi de olduğu ve ilaçların etkinliklerini artırdığı da söylenmektedir. Sentetik antibiyotiklerin aksine uzun süre kullanımı propolis zararlı bakterilerde direnç oluşturmamakta, yararlı bakterileri de olumsuz olarak etkilememektedir. Bu nedenle ender bulunan propolis geniş spektrumlu antibiyotik olarak kabul edilmektedir. Klinik çalışmalarda propolisin comedo, beriberi, shingles, zosfer psorias, deri ülserine karşı çok etkili olduğunu göstermiştir. Propolis ayrıca ağız yaraları, periodonditis, diş ağrısı, rhinitis, mide ülseri, nefrit, idrar yolları enfeksiyonu, influenza, diare, polypus, özellikle kanser ve diğer birçok hastalıkta da başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Herhangi bir yan etkisi yoktur. Özetle propolis bu yüzyılda keşfedilen en mükemmel doğal ilaçtır.
Konuyu Oku
26 Şubat 2016 Cuma
Arı Sütü Nedir?


Arı sütü, 5-15 günlük işçi arıların yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları bir maddedir. Jel halinde akıcı kıvamda, kremsi-beyaz renktedir. Tadı ekşi ve kokusu keskin fenolik yapıdadır. Yoğunluğu 1.1 g/cm³ olup kısmen suda çözünebilmektedir. Memeli hayvanların memesinde oluşan süt ile ilgisi olmadığı halde yavru beslenmesinde kullanılması ve süte benzeyen görünümü sebebiyle Türkçe'de süt olarak adlandırılmakta diğer dillerde ise kraliyete ait jel (İng: Royal jelly) olarak adlandırılmaktadır.
Arı sütü; yaklaşık %66 su, %14.5 karbonhidrat, %4.5 lipid, %13 aminoasitB grubu vitaminlerinin tümüne ek olarak A, D, C, E vitaminleri, biyolojik aktif maddeler, önemli bazı mineral maddeler ve bir miktar da tespit edilemeyen maddeler içerir. Ayrıca 10 temel amino asitten (esansiyel) sekizini de (metioninlösinlizinvalinfenil-alanintreonintriptofanizolösin) doğal hormon ve enzimleriyle içermektedir. Metabolizma için çok önemli olanpanteik asit (pantheic acid), asetilkolin (acetylcholine), protein, bağışıklık sistemini güçlendiren bir yağ asidi olan 10-HDA (10-Hydroxy-2 Decanoic Acid), sepanin asit (sepanine acid), hastalıkların iyileşme döneminden sonra sindirimi düzenlemek ve iştahı açmak için çok ideal olan oleik asit(oleic acid) içerir.
Arı sütünü tek başına tüketilmesi çok tehlikelidir. 10gr kadar arı sütü, 500 gr bal ile karıştırıldığını hesap edersek ne kadar ağır olduğunu anlayabilirsiniz diye düşünüyorum. Görülen yada bilinen yan etkileri; Yüksek Ateş, Geçici Hiperaktiflik, Yüksek tansiyon, Halisilasyon ve bünyesi güçlü olmayan kişiler için ölüme kadar gitmektedir.
2 Yaş altındaki çocuklarda kullanımı kesinlikle tavsiye etmiyoruz. Hamileler, Göğüs Kanseri şüphesi olanlar, Ameliyat geçirecek olanlar (en az 2 hafta) kesinlikle kullanmamalıdır veya doktor kontrolünde kullanıma devam etmelidir.


NOT: Piyasada dolaşam 20 TL 50 TL 100 TL Arı sütü ürünlerine itibar etmeyiniz, orjinal arı sütü kg bazında 700 - 1000 TL arasında dolaşmaktadır. Diğerleri asyadan getirilen (Çin, Tayland gibi ülkeler) salık açısından tehlikeli aç gözlü insanlar tarafından üretilen, sağlık ile hiçbir alakası olmayan ürünlerdir.
Konuyu Oku
25 Şubat 2016 Perşembe
Doğal Bal ve Arı Ürünleri Fiyatları



Kendi üretimimiz olan balımıza eski usul ile üretim yapmaktayız. Petek örümü için birçok arıcı şeker verir bu sayede %200 e kadar daha fazla üretim sağlar. Bu işlem tabiki doğallığı bir nebze bozmaktadır. Biz daha az ürün almayı göze alarak 0 şeker kullanımı ile üretim yapmaktayız ve ürünlerimizin tamamen arkasındayız.

Karışımsız Kestane Balı * :              200 TL **
Çiçek Balı :                                      70   TL **

Arı Sütü :                                         300 TL ***
Propolis :                                         150 TL  ***

Tam Karışım (Apitera) **** :          400 TL


*      : Piyasada kestane balı gibi ürünler çiçek balı ile karıştırılır. Yoğunluğuna göre 1 Kg Kestane balına 2 veya 3 Kg Çiçek Balı karıştırılır. Kestane balı Rengi pekmeze benzer. Kokusu ve tadından Kestane aroması vardır.

**    : Kestane balı ve Çiçek balı 1 KG üzerinden değerlendirilir ve içerisinde Kargo fiyatı dahildir.
***  : Arı Sütü ve Propolis fiyatı 100 Gr içindir. Daha fazla alım yapılması halinde özel fiyat verilebilir.
****: Tam Karışım içerisinde Kestane balı içerisinde Arı Sütü, Propolis ve Polen eklemesi yapılmıştır. Çok güçlüdür ve gramaj oranları çok iyi hesaplanmalıdır. 1 günde max. 1 Tatlı kaşığı tüketilebilir fazla tüketimde ciddi problemlere sebebiyet vermektedir. Bu sebeple kendimiz karıştırarak size teslim etmekteyiz. 500 Gr fiyatıdır.
Konuyu Oku
Tarçınlı Bal Mucizesi


Tarçınlı Balın Hazırlanışı: Önce bir bardak suyu kaynatın, sıcak suya tarçın koyun ve demlenmeye ve soğumaya bırakın. Kaynar suya bal koymayın. Sıcak su baldaki enzimleri öldürür. Su oda sıcaklığına geldiğinde tarçının iki katı kadar bal ekleyin. Yatmadan bardağın yarısını için ve diğer yarısını sabaha bırakın.
İlaç firmaları bu bilgilerin yayılmasından hoşlanmayacak, çünkü tarçınlı bal düzenli kullanıldığında pek çok ilaçtan daha sağlıklı ve daha etkili bir ilaç.
Bal ve Tarçınla İlgili Gerçekler: Bal ve tarçın karışımının pek çok hastalığı iyileştirdiği biliniyor. Bir yan etkisinin olmaması da cabası. Şekerli olmasına rağmen doğru miktarda alındığında diyabet hastalarına dahi zarar vermiyor. Batılı bilim insanlarının araştırmalarına göre:
Kalp Hastalıkları: Bal ile toz tarçını karıştırın ve kahvaltıda kızarmış ekmekle yiyin. Kolesterolü düşürür ve muhtemelen kalp krizini önler. Tarçınlı balın düzenli olarak tüketilmesi kalp vuruşlarını güçlendirir. Yaşlandıkça atar damarlar ve toplar damarlar esnekliklerini kaybediyor ve tıkanıyor. Tarçınlı bal ise damarları yeniden canlandırıyor.
Arterit: Arterit hastalar bir fincan sıcak suya iki yemek kaşığı bal ve bir çay kaçığı toz tarçın koyarak faydalı bir içecek hazırlayabilirler. Günlük olarak içilirse kronik arterit hastaları dahi iyileşebilir. Kopenhag Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada 200 hastalarını kahvaltıdan önce bir kaşık bala yarım çay kaşığı tarçın ile tedavi eden doktorlar 73 hastanın tümüyle ağrıdan kurtulduğunu, bir ay içerisinde ağrı yüzünden hareket edemeyen hastaların hemen hepsinin ağrı çekmeksizin yürümeye başladığını gördü.
İdrar Yolu Enfeksiyonu: İki yemek kaşığı toz tarçın ile bir yemek kaşığı balı ılık suya ekleyerek için. İdrar yolundaki mikropları öldürür. Kim bilebilirdi ki?
Kolesterol: İki yemek kaşığı bal ve üç yemek kaşığı toz tarçın 450 gram çay kolesterol hastasına verildiğinde iki saat içerisinde kandaki kolesterol oranının %10 azaldığı görüldü. Günde üç kez alındığında kronik kolesterol dahi tedavi edilebiliyor. Günlük olarak yenen bal ise kolesterol şikayetlerini azaltıyor.
Soğuk Algınlığı: Sık ya da ağır soğuk algınlığı şikayeti olanlar bir kaşık ılık bal ¼ kaşık toz tarçınla üç gün boyunca birer kez alabilir. Bu tedavi çoğu kronik öksürüğü ve soğuk algınlığını tedavi edebilir, sinüsleri temizleyebilir.
Boğaz Tahrişi: Tarçınlı balın boğaz ağrısını iyileştirdiği ve boğaz ülserini kökünden kazıdığı söyleniyor.
Gaz: Hindistan ve Japonya’da yapılan araştırmalar tarçınlı balın midede oluşan gazları önlediğini gösteriyor.
Bağışıklık Sistemi: Tarçınlı balın günlük tüketimi bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve vücudu bakteri ile virüs saldırılarından koruyor. Balın düzenli tüketimi akyuvarları güçlendirerek bakteriyel ve virütik hastalıklara karşı direnci artırıyor.
Sindirim Güçlüğü: İki yemek kaşığı bala serpilen toz tarçının yemek yemeden önce alınması asitliliği önlüyor ve en ağır yemekler dahi sindirilebiliyor.
Grip: İspanyol bir bilim insanı balda ki doğal bir bileşenin grip mikrobunu öldürdüğünü ve hastayı gripten kurtardığını kanıtladı.
Uzun Ömür: Bal ve toz tarçın ile hazırlanan çay düzenli olarak içildiğinde ileri yaşın etkilerini azaltıyor. Çay yapmak için dört yemek kaşığı bal, bir çay kaşığı tarçın ve üç fincan kaynamış su kullanın. Günde 3-4 kez 1/4 fincan için. Cildi taze ve yumuşak tutar ve yaşlanmayı önler.
Boğaz Ağrısı: Boğaz ağrıdığında ya da gıdıklandığında bir kaşık bal yiyin. Boğazınızdaki rahatsızlık geçene dek 3 saatte bir tekrarlayın.
Sivilceler: Üç yemek kaşığı bal ve bir çay kaşığı toz tarçını karıştırın. Yatmadan önce sivilcelerinizin üzerine sürün ve ertesi gün ılık suyla yıkayın. İki hafta her gün uygulanırsa sivilceleri kökünden söker.
Cilt Enfeksiyonları: Bal ve toz tarçını etkilenen bölgelere eşit miktarda uygulamak egzama, mantar ve her türlü cilt enfeksiyonunu iyileştirir.
Kilo Verme: Her gün sabahları kahvaltıdan yarım saat önce, boş mideye ve geceleri yatmadan önce bir bardak kaynamış suyun içine bal ve toz tarçın koyup için. Düzenli olarak alındığında obezite sorunu yaşayanlarda bile kilo kaybı sağlıyor.
Kanser: Japonya ve Avustralya’da yapılan araştırmalar mide ve kemik kanserinin başarıyla tedavi edilebildiğini gösterdi. Bu kanser çeşitlerinden muzdarip hastalar günde bir yemek kaşığı bal ve bir çay kaşığı tarçını üç parçaya bölerek bir ay boyunca almalı.
Yorgunluk: Yakın zamanda yapılan araştırmalar gösteriyor ki baldaki şeker vücudun güç kazanmasına yardımcı oluyor. Bal ve toz tarçın tüketen yaşlılar daha zinde ve esnek olduklarını ifade ediyor. Her gün diş fırçaladıktan sonra ve öğleden sonra 15.00’te alındığında bir haftada vücut direnci artıyor.
Kötü nefes: Güney Amerikalılar sabahları bir çay kaşığı bal ve tarçın konmuş suyla gargara yapıyor böylece nefesleri gün boyu güzel kokuyor.
İşitme kaybı: Günlük olarak sabah ve akşamları bal-tarçın ikilisini almak duyma kaybını giderebiliyor.
Konuyu Oku
Bal' ın Bilimsel Olarak Sağlık Üzerindeki Etkileri


Arı balı en az 3000 seneden beri birçok rahatsızlığın tedavisinde kullanılmıştır. Bal eski Yunan, Mısır, hint ve Çin tıbbında kullanılmış, Kur'anda da şifa olarak nitelenmiştir.
Allerjiler; Bal mevsimsel allerjiler için önerilmiş, ancak mevsimsel rinosinüzitlerde etkisiz bulunmuştur.
Yanık tedavisinde; Balın yanık tedavisinde faydalı olabileceğine yönelik bazı zayıf kanıtlar bulunmaktadır. 
Ven yaraları;Bal veya bal ürünlerinin ven yaralarının tedavisinde kullanımını destekleyen bulgular bulunmamaktadır. 
Yara ve yanık tedavisindeki bu etkiler balın antiseptik/antimikrobiyal, osmotik, hidrojen peroksit ve asiditesine bağlı bakteriyel gelişimi önlemesine bağlanmıştır. Bal temel olarak iki monosakkaritinyoğunlaşmış bir karışımıdır. Bu karışımda su etkisi az olduğu için yani su moleküllerinin çoğunluğu monosakkaritlere bağlı oldukları için mikroorganizmaların hayatta kalmasını sağlayacak nemden ve sudan yoksundur. Böylelikle balda hiçbir mikroorganizma canlı kalamaz. Bunun içindir ki bal, asırlardır yanık, yara ve deri ülserlerini iyileştirmek için kullanılmıştır.
Antimikrobiyal etki; Balın yüksek şeker oranı, hipertonositesini artırdığı için etrafındaki bakterilerin suyunu hipertonik alana çekip bakteri hücrelerinin büzüşmesini sağlar. Bir antiseptik olarak balın metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) gibi dirençli bakterilere karşı etkili olabileceğini savunan araştırmalar mevcuttur. Bal içindeki hidrojen peroksit, tıbbi olarak kullanılan hidrojen peroksite üstündür. Balın içindeki hidrojen peroksit faal hale sulandırma sonucunda gelir. Yani, bal yara üzerine sürüldüğünde hidrojen peroksit yavaşca vücut sıvıları tarafından sulandırılarak etkili hale geçer. Hem yavaş olarak etkinlik kazanması hem de tıbbi hidrojen peroksitten daha düşük bir yoğunlukta bulunması balın mikropları öldürüp vücudun hücrelerinin zarar görmemesini sağlar.
Bal pH'ı 3.2 ve 4.5 arasında olduğu için enfeksiyondan sorumlu bakterilerin çoğalmasını önler.[kaynak belirtilmeli]
Öksürük; Balın çocuklara öksürüğü önlediğine yönelik küçük kanıtlar bulunmaktadır. Akut ve kronik öksürüklerde kullanılmasını veya kullanılmamasını destekleyen güçlü kanıtlar bulunmamaktadır.[5][6]
Kanser; Bal kanser tedavisinde de önerilmiştir. Laboratuvar şartlarında kanser hücrelerini yok ettiği görülen balın kanser tedavisinde faydalı olduğu kanıtlanamamıştır.
Önleyici etkiler; Bal içinde birçok polifenol yani doğal antioksidan olarak işlev gören madde barındırdığı için uzun dönem tüketimi sonucu kanseri önlediği, zararlı oksijen radikallerini zararsız hale getirdiği ileri sürülmektedir.
İmmün sistem; İmmün sistemi baskılanmış kişiler bakteriyel veya fungal risk dolayısıyla bal kullanmamalıdırlar.[7]
Konuyu Oku
24 Şubat 2016 Çarşamba
Bal Nedir ?

Balarılar tarafından çiçeklerden ve meyve tomurcuklarından alınarak yutulan nektarın arıların bal midesi denilen organlarında invertazenzimi sayesinde kimyasal değişime uğramasıyla oluşan ve kovandaki petek hücrelerine yerleştirilen çok faydalı bir besindir. Nektar bala çevrilirken arılar sağladıkları invertaz enzimi sayesinde sakkarozu inversiyona uğratarak fruktoz ve glikoz şeklinde basit şekerlere dönüştürür ve fermantasyonun meydana gelmesini önleyecek miktarda suyunu uçururlar. Kovandaki hücrelere yerleştirilen ve üzeri mumdan bir kapakla örtülen bal arılarca sağlanan özel havalandırma sistemi sayesinde bildiğimiz tat ve kıvama gelir.
Balın rengi, şeker dengesi ve tadındaki farklılık tamamen toplanan nektarlardan kaynaklanmaktadır. Balın kokusunu, çiçeklerdeki aromalı uçucu yağlar verir ki bu aynı zamanda çiçeklerin kokularını sağlayan yağdır.
Bal üretiminde ½ kg ham nektarı toplamak için 900 bin arının bir gün boyunca çalışması gerekir. Toplanan bu nektarın ise ancak bir kısmı bala çevrilebilir. Elde edilen balın miktarı getirilen nektarın şeker konsantresine bağlıdır. Bal nem, güneş ışığı, kaynatma gibi sıradışı bir etkiye maruz kalmadıkça bozulmaz ve zaman faktöründen etkilenmez.

Konuyu Oku